Toplumsal düzeni sağlayan kurallar

REKLAM

Toplumsal düzeni sağlayan kurallar; din kuralları, ahlâk kuralları, görgü kuralları ve hukuk kurallarıdır.

Toplumsal Düzen Kuralları

İnsanlar toplu olarak yaşarlar. Toplum halinde yaşayan insanların, toplum içinde uymaları gereken kurallara “Toplumsal düzen kuralları” denir. Toplum düzenini sağlayan kurallar insanların toplum içerisinde uymaları gereken bir takım emir ya da yasakları kapsarlar. Emir, insanların uyması gereken kuralları; yasak ise, insanların yapmaktan kaçınması gereken hâlleri gösterir. Emirlere, “borcunu öde”, “herkese saygılı ol”, “iyi davran” şeklindeki kurallar örnek verilebilir. Yasaklara ise “yalan söyleme”, “suç işleme”, “ahlaksızlık yapma” şeklindeki kurallar örnek verilebilir. Bireyler yapmaları gerekenleri yapmamaları ve yapmamaları gerekenleri de yapmaları halinde yaptırım (müeyyide) denilen toplumsal tepkilerle karşılaşırlar. Toplum düzenini sağlayan kurallara uygun davranılmasında yaptırımın büyük bir rolü vardır. İnsanların, manevi yaptırımı olan din, ahlâk, görgü kurallarına uymaları tamamen vicdani sorumluluklarına bırakılmıştır. Toplum düzenini sağlayan kurallar; din kuralları, ahlâk kuralları, görgü kuralları ve hukuk kurallarıdır. Bu kuralların hepsinin kendine özgü yaptırımları mevcuttur. İnsanların bu kurallara uymaları ise her birinin yaptırım gücüne göre farklılık gösterir

  • Din Kuralları

Din kuralları Allah tarafından konulmuş ve Peygamberler aracılığı ile insanlara ulaştırılmış olan emir ve yasaklardan oluşur. Toplumsal ilişkileri düzenleyen din kuralları genellikle bütün dinlerde benzerlik gösterir. Örneğin, bütün dinlerde başkalarına kötülük etmek, yalan söylemek yasaklanmıştır. Dürüst olmak, yardımsever olmak ise emredilmiştir. Dinin hukuk üzerindeki etkisi laik devlet anlayışının benimsenmesiyle azalmıştır. Bizde ise Osmanlı Devletinin teokratik bir devlet olması sebebiyle dinin hukuk üzerindeki etkisi uzun süre devam etmiştir. Cumhuriyet döneminde laik devlete geçildikten sonra Şer-î hukukun yerini “Medeni Hukuk” (1926) almıştır. 1924 Anayasasında devletin dininin İslâm olduğu ifade edilirken bu kural 1928 yılında Anayasa’dan çıkartılmıştır. Din kurallarının koyduğu emir ve yasaklara aykırı davranışta bulunan kişiler manevi yaptırımlarla karşılaşırlar. Bu ise, günahkâr olma ve öbür dünya da Allah’ın öngörmüş olduğu manevi cezalar şeklinde ortaya çıkar. Örneğin, yoksullara yardım etmek, din kurallarının emirlerinden biridir. Ancak, yoksullara yardım etmeyen bir zengin için bu dini kuralı yerine getirmediğinden dolayı maddi bir yaptırım uygulanamaz.

  • Ahlâk Kuralları

Ahlâk kuralları da sosyal hayatta insanların birbirleriyle olan ilişkilerini düzenlemektedir. Toplumda bazı davranışlar “iyi” bazıları “kötü” olarak nitelendirilir. Ahlâk kuralları çoğu kez bu ayrımın bir sonucudur. Ahlâk, bir toplumda iyilik ve kötülük hakkında oluşan değer yargılarına göre yapılması ve yapılmaması gereken davranışlar bütününe denir. Bireyin kendisine karşı olan davranışlarını subjektif (kişisel) ahlâk kuralları düzenler. Örneğin, yalan söylememek, ihanet etmemek vb. kişisel ahlâk kurallarındandır. 6 Bireyin toplum ve diğer bireylere karşı olan davranışlarını ise objektif (nesnel) sosyal ahlâk kuralları düzenler. Yoksul durumda olan bir kimsenin yardımına koşmak, başkalarının canına, malına, namusuna göz dikmemek nesnel ahlâk kuralları içinde yer alır. Ahlâk kurallarının emir ve yasaklarına aykırı davrananların karşılaşacağı yaptırım da din kurallarında olduğu gibi manevidir. Yani toplum herhangi bir ahlâk kuralını çiğnediğimizde bizi ayıplar, küçük görür. Ama bizi söz konusu bu kurala uymaya zorlayamaz. Dolayısıyla ahlâk kurallarının yaptırımı kişiden kişiye değişir. Kişi bu kurallara, değer verdiği ölçüde uyar. Bunun için ahlâk kuralları da toplum düzenini sağlama konusunda yetersiz kalmıştır.

  • Görgü Kuralları

Görgü kuralları, kişilerin diğer kişilerle karşılaştıkları zaman takınmaları gereken tavırları; konuşma, oturma, giyinme, yeme, içme yöntemlerini; topluluklarda, bayramlarda, düğünlerde nasıl hareket edeceklerini gösterir. Bu kuralların tamamına görgü (muaşeret = nezaket) kuralları denir. Bu kurallar, toplum içinde kişilerin belli bir olayda hep aynı şekilde hareket etmeleri sonucunda doğmuştur.Dolayısıyla çoğunluğun benimsemiş olduğu bir davranışı biz de benimsemiş oluruz, aynı olayla karşılaştığımızda aynı şekilde davranırız. Örneğin, sokakta karşılaştığımız bir arkadaşımıza selam veririz, düğün ya da doğum gününe giderken hediye götürürüz, hastalanmış olan akraba ve arkadaşlarımızı ziyaret ederiz. Görgü kurallarının yaptırımı da manevidir. Onun için toplum düzenini sağlamaya yetmemektedir. Görgü kurallarına uymayan kişilere çeşitli tepkiler gösteririz. Örneğin, bir toplantıda söz almadan konuşan kişiye “saygısız” bir doğum günü partisine hediyesiz giden kişiye “görgüsüz” hasta arkadaşını ziyaret etmeyen kişiye ise “vefasız” denir. Görgü kurallarının yaptırım gücü de kişiden kişiye değişir. Kişi için görgü kurallarının yaptırımı olan ayıplanma, kınanma ne kadar önemli ise bu kurallara o derece uyar. Kişiler bu kurallara uymaya zorlanamaz.

  • Hukuk Kuralları

Hukuk kuralları toplum içinde tutum ve davranışlarımızı düzenleyen ve uyulması devlet zoru ile sağlanan kurallardır. Örneğin, satılan malın alıcıya teslim edilmesi ve alıcı tarafından satış bedelinin ödenmesi; hırsızın, adam öldürenin cezalandırılması, kopya çeken öğrenciye sınav yönetmeliğinin uygulanması vb. konulardaki kurallar hukuk kuralı niteliğindedirler. Hukuk kurallarının ve hukuk kurumlarının oluşturduğu düzene ise “hukuk düzeni” denir. Toplumu düzenleyen kurallardan en önemlisi ve etkili olanı hukuk kurallarıdır. Hukuk kurallarının amacı, toplum halinde yaşayan insanların ilişkilerini düzenlemek, onların rahat, huzur, güven, barış, eşitlik ve özgürlüğünü sağlamak, yani toplum hayatının devamını mümkün kılmaktır. Bunun yanı sıra toplumun değişen ihtiyaçlarını karşılamak, adaleti gerçekleştirmek ve ideal hukuka (olması gereken hukuk) ulaşmak hukukun diğer amaçlarıdır. Hukuk kurallarını diğer toplumsal düzen kurallarından ayıran en önemli özellik manevi değil maddi yaptırıma sahip olmasıdır. Hukuk kurallarının maddi yaptırıma sahip olması sebebiyle kişiler kendilerini bu kurallara uymak zorunda hissederler. Örneğin, aralarında alış-veriş sözleşmesi yapmış olan taraflardan birisi mağdur olmuşsa (malı teslim alamamış ya da parasını alamamışsa) karşı tarafı mahkemeye vererek mağduriyetinin ortadan kaldırılmasını sağlayabilir. Mağdur olan taraf malı teslim alamamışsa, malını teslim alması sağlanır. Parasını alamamışsa borçludan borcu zorla alınarak, parasını alması sağlanır.

Yorum yapın