REKLAM
Anadolu’nun en dokunaklı ve meşhur aşk efsanelerinden biri olan Ferhat ile Şirin’in hikayesi:
Efsaneye göre, olaylar eski zamanlarda, Amasya’da geçer. Amasya’yı yöneten Mehmene Banu adında güçlü bir kadın hükümdar vardır. Mehmene Banu’nun, güzelliği dillere destan Şirin adında bir kız kardeşi vardır.
O dönemde yaşayan Ferhat ise, dağları delecek kadar güçlü, yiğit ve alanında eşsiz bir nakkaştır (duvar süsleme sanatçısı). Mehmene Banu, kardeşi Şirin için bir köşk yaptırmaya karar verir ve süslemeleri için ülkenin en iyi ustası olan Ferhat’ı görevlendirir.
Ferhat, köşkün duvarlarını sanatıyla bezerken bir gün Şirin’i görür ve o an ona delicesine aşık olur. Şirin de Ferhat’ın yiğitliğinden ve sanatından etkilenir, ona karşı boş değildir. İki genç birbirine sevdalanır. Ferhat, Mehmene Banu’dan kız kardeşi Şirin’i ister.
Ancak Sultan, hem kız kardeşine olan aşırı düşkünlüğü ve kıskançlığı hem de Ferhat’ı sıradan bir halktan görmesi sebebiyle bu evliliğe razı olmaz. Ferhat’tan kurtulmak için ona asla başaramayacağını düşündüğü bir görev verir. O dönemde Amasya’nın en büyük sorunu susuzluktur. Mehmene Banu, Ferhat’a der ki: “Eğer şehre suyu getirmek için şu karşıki Elma Dağı’nı delip bir su kanalı açarsan, sana Şirin’i veririm.”
Ferhat, aşkının gücüyle bu imkansız görevi kabul eder. Elindeki gürzü (bazı rivayetlerde külünk olarak geçer) ile dağın kayalıklarını oymaya başlar. Her vuruşunda ağzından “Şirin, Şirin!” nidası dökülür. Aylar, yıllar geçer ve Ferhat’ın azmi sayesinde dağ delinmeye, suyun sesi duyulmaya başlar. Şirin de sık sık gizlice Ferhat’ı ziyaret ederek ona güç ve umut verir.
Ferhat’ın dağı delip suyu şehre getirmek üzere olduğunu anlayan Mehmene Banu, büyük bir telaşa kapılır. Verdiği sözü tutmak istemediği için haince bir plan yapar. Yaşlı bir cadıyı (dadısını) Ferhat’ın yanına gönderir. Yaşlı kadın, dağda kayaları yaran Ferhat’a yaklaşır ve üzgün bir sesle şöyle der: “Ne yazık ki sevdiğin Şirin öldü. Sana helvasını getirdim.”
Bu kara haberi duyan Ferhat’ın dünyası başına yıkılır. Yaşama sevincini ve amacını yitiren Ferhat, Şirin’siz bir hayatın anlamı olmadığını düşünerek elindeki gürzü havaya fırlatır. Gürz, döner ve acı içindeki Ferhat’ın başına düşer. Ferhat oracıkta can verir.
Ferhat’ın acı haberini alan Şirin, koşarak dağa gider. Sevdiğinin cansız bedeniyle karşılaşınca kahrolur. Ferhat’ın intihar ettiği gürz veya bir hançer ile o da orada kendi canına kıyar.
Rivayete göre, iki sevgilinin cansız bedenleri yan yana iki mezara defnedilir. Her bahar Ferhat’ın mezarında kırmızı bir gül, Şirin’in mezarında ise beyaz bir gül açar. Bu iki gül tam birbirine kavuşacakken, aralarında yeşeren bir karaçalı (dikenli bir çalı) onların birleşmesine engel olur. Bu karaçalının, Mehmene Banu’nun kıskançlığının bir simgesi olduğuna inanılır.
Ferhat’ın aşkı uğruna açtığı su kanallarının ise bugün hala Amasya’da var olduğu ve “Ferhat Su Kanalı” olarak bilindiği söylenir. Bu hikaye, aşk uğruna en zor engellerin aşılabileceğini ve fedakarlığın en yüce halini anlatan ölümsüz bir efsane olarak günümüze kadar gelmiştir.