Büyük Randevu
Allah dostunu gördüm, bundan altı ay evvel,
Bir akşamdı ki, zaman donacak kadar güzel.
Bana, yakan gözlerle, bir kerecik baktınız,
Rûhuma büyük temel çivisini çaktınız.
Otuzüç yıl saatim işlemiş ben durmuşum,
Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum.
Anladım işi, sanat Allahı aramakmış,
Mârifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış.
Zonklayan başım benim, kan hokkası cerahat,
Ona yastıkta değil, secde yerinde rahat.
Yandı kitap dağlarım, ne garip bir hâl oldu,
Sonunda bana kalan, yalnız ilmihâl oldu.
Şu geçeni durdursam, çekip de eteğinden,
Soruversem: “Haberin var mı öleceğinden?”
Büyük randevu. Bilsem nerede, saat kaçta?
Tabutumun tahtası, bilsem hangi ağaçta!
Dostlarım, ev eşyamdı, bir bir gitti diyorum.
Artık boş odalarda, ölümü bekliyorum.
Farkı yok, mantarlaşmış bir kayadan derimin,
Yüzümde çizgi çizgi, imzası kaderimin.
Sultan olmak dilersen, tâcı, sorgucu unut,
Zafer araban senin, gıcırtılı bir tabut.
Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam,
Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam.
Necip Fâzıl Kısakürek
Kader ile ilgili soruda ECEL ilişkilidir.
Büyük Randevu" olarak nitelendirilen kavram Mahşerdir.